MEKKE DONEMI

                              

Mekke donemi
 
Mekke Cahiliye ortaminda Hz. Ibrahim'in soyundan gelen ve onun Hanif dinini takip eden bir aileden dogan Hz. Muhammed'in, kirk yasinda putperest toplumu gercek dine davet etmesi icin peygamberlikle gorevlendirilmesiyle birlikte ona inanan ve inanmayan insanlarin 13 yil boyunca kendi dinlerinin savasimini verdikleri ve nihayet azinlik-gucsuz muslumanlarin kendi yurtlari olan Mekke'den Medine'ye hicret etmeleriyle kapanan bir donemin adi; Miladi 610-623 yillari arasinda gecen Islami tebligin ilk donemi. Mekke doneminin sonu, ayni zamanda Hicri yilin baslangicidir. Hz. Muhammed'in peygamberlikten onceki hayati Mekke Donemi icerisinde degerlendirilmez; Mekke Donemi Hz. Peygamber'in peygamberligiyle baslar. Toplumunun cahili yasantisindan uzak kalmak ve gercegi dusunmek icin yilin belli donemlerinde sehirden uzaklasan peygamberimiz yine boyle bir durumda Hira Magarasinda iken Cebrail (a.s.)'in okudugu, "Oku, Rabbinin adiyla oku. O, insani bir kan pihtisindan yaratti... " diye baslayan Alak suresinin ilk ayetlerini dinledi ve peygamberlikle gorevlendirildi. Daha once bir kitap verilmemis putperest bir topluma kendisine gelen bu gercegi anlatma gorevi ile gorevlendirildi. Kendisi o toplumda sevilen, guvenilen, asil ve emin biriydi. Ona, "guvenilen Muhammed" anlamina gelen "Muhammedul Emin" deniyordu. En degerli emanetler baskasina degil ona birakiliyordu. Esi Hz. Hatice Hz. Peygamber'in karsilastigi bu durumu amcasi Varaka b. Nevfel'e anlatti. Ilahi kitaplardan haberdar olan Varaka; "Ona gelen, daha onceki peygamberlere gelen Cibril-i Emindir, O peygamberdir. Keske kavmi onu bu sehirden cikardigi zaman hayatta olsam da ona yardim etsem" dedi. Varaka'nin soyledigi aynen gerceklesti. Daha sonra peygamberimiz (s.a.s), Mekke'den cikarildi. "Ey ortusune burunen! Kalk (toplumunu) korkut; Rabbini buyuk bil, elbiseni de temiz tut" (el-Muddessir, 74/14) ayetleriyle birlikte Hz. Muhammed'in zorlu "Mekke Donemi" basladi. Hz. Peygamber once en yakin cevresini uyardi. Kendisine ilk inananlar; hanimi Hatice, kendi evinde kalan yegeni Ali, azadlisi Zeyd, yakin arkadaslari Ebu Bekir, Osman, Talha.... oldu. Cevresinde toplanan bu muslumanlar da ona yardimci olarak, herkes kendi guvendigi yakin cevresini yeni dinle tanistirdi. Kendisine dinin ulastirildigi insanlardan temiz yaratilislilar, zulme, haksizliga, ahlaksizliga karsi olanlar bu dine inaniyor; yerlesik duzenin nimetlerinden asiri yararlanan hirsli, zalim, merhametsiz, ahlaken zayif Mekke ileri gelenleri bu dine dusman oluyorlardi. Cunku bu yeni din onlarin duzenini temelden degistirmek icin gelmisti. Onlar, dua etmek istedikleri zaman hicbir sey duymayan, gormeyen, kendisine bile yarari dokunmayan, elleriyle yonttuklari putlara, heykellere el acarken; yeni gelen din sunu soyluyordu: "Her seyi yaratan, isiten, goren, dua ettiginiz zaman size yardim edecek olan tek Allah'a yonelin; o putlari terkedin. " Onlar insanlari efendi-kole, zengin-fakir, yoneten-yonetilen, soylu-soysuz, sosyete-normal vatandas, siyah-beyaz kadin-erkek seklinde gruplara bolup bir kismim digerlerine ustun tutarken; yeni din, butun insanlarin tek bir candan yaratildigini, ustunlugun ancak kalplerdeki iyilik duygusu ve Allah korkusuyla elde edilebilecegini ilan ediyordu. Onlar, kiz cocuklarini utanc verici bir leke olarak gorurken, yeni din; kadinlara iyi davranilmasini emrediyordu. Onlar zayif insanlari kolelestirip pazarlarda satarken, kolesini bir hayvan gibi gorur zevki icin ona iskence yaparken, yeni din; "koleleriniz kardeslerinizdir, kendi yediginizden onlara da yedirin, giydiginizden onlara da giydirin; basiniza bir siyah kole bile emir secilirse ona itaat edin" diyordu. Kisaca yeni din toplumu her turlu bagdan kurtarip, inananlara Allah'in onunde kardes olarak secde etmelerini emrediyordu.
 
Gizli teblig donemi Islam Mekke'de onceleri gizlice yayildi. Guvenilir dostlar arasinda konusuldu ve kendisine bir taban olusturdu. Bu donem uc yil surdu. Davet gizli olmasina ragmen bu yeni dinin haberi kulaktan kulaga oyle yayildi ki Mekke'de Islam'in konusulmadigi tek ev kalmadi. Hatta Mekke disina da tasti ve civar koylerden birinde oturan Ebu Zer el Gifari de bu yeni dini duydu ve hemen Mekke'ye gelerek Hz. Peygamber'i bulup musluman oldu.
 
Tebligin aciktan yapilmasi "Yakin akrabani uyar, muminlerin sana tabi olanlarina himaye kanatlarini indir. Sayet sana karsi cikarlarsa onlara soyle de: Ben sizin yaptiklarinizdan tamamen uzagim." (es-Suara, 26/214-216) ayetleriyle birlikte acik davet donemi basladi. Hz. Peygamber ailesi olan Hasimogullarini bir yemeye davet etti ve kendisine gelen gercegi onlara acikladi. Ancak musrikler alay ederek dagilip gittiler. Hz. Peygamber, baska bir gun Safa tepesine cikarak butun Mekkelilere toplanmalari icin cagri yapti. Toplandiklarinda onlara soyle sordu: "Ey Kureys! Size; Su tepenin arkasinda bir dusman ordusu var ve hemen uzerinize saldiracak' desem inanir misiniz?" Verdikleri cevap: "Evet inaniriz, cunku senin yalanini duymadik" oldu "O halde haberiniz olsun ki, ileride buyuk bir azap gunu var..." Topluluktan bir ses yukseldi: "Gunumuzu zehir ettin! Bizi bunun icin mi cagirdin?..." Ve toplanti yine dagildi. Yeni dinle eski din arasinda siddetli bir mucadele basladi. Artik Mekke'de La ilahe illallah demek buyuk bir suctu. Aileler parcalandi. Bu mucadele sadece sehirde degil evlerde de vardi. Baba musrik, cocuk musluman; koca musluman, es musrik. Ardindan, evden kovulmalar, bosanmalar, evlatliktan reddedilmeler, hapsetmeler, baskilar, dayak, iskenceler basladi. Bu ortamda Peygamber'in onderligindeki muslumanlar, Erkam b. Ebil-Erkam'in evini kendilerine merkez yaptilar ve geceleri orada bulusmaya basladilar. Orada yeni din ogreniliyor; yeni gelen ayetler ezberleniyor; namaz kiliniyor; evinden kovulan, ac kalan, iskenceye ugrayan muslumanlara kanat geriliyordu. Ama en cok da sabir ogretiliyordu. Cunku bir gunluk degildi iskence. Yeni dinin egemen olmasi halinde eski konumlarini yitireceklerini iyi bilen Mekke esrafi bu gidise dur demek icin yeni taktikler gelistiriyordu. Once alay ettiler; "Bizim gibi soylu, zengin kisiler varken Allan buna mi vahiy verdi" dediler. Ardindan, alay ve eglenceye ragmen muslumanlarin sayisinda artis oldugunu gorunce iftiraya basladilar: "Bunun soyledigi siirdir, bu adam sairdir, kahinlik yapiyor. Buna bir seyler ogreten vardir; ondan aldigi bilgileri bize aktariyor; Aslinda bunun soyledikleri Yahudi ve Hristiyan din adamlarindan ogrenilmis bilgilerdir." Iftiralarina aslinda kendileri de inanmiyorlardi. Cunku onlar, Muhammed'i cok iyi taniyor ve onun sair, kahin, nakilci olmadigini biliyorlardi. Bunu herkes bildigi icin de Islam'in yayilisi devam etti ve kendi adamlarindan bir kismi daha muslumanlarin safina katildi. Mekke'nin parlamento binasi durumundaki Darun Nedve'de toplanan Mekke buyukleri yeni politikalar urettiler ve Hz. Peygamber'e geldiler. Baris gorusmeleri yapmak icin teklifleri kendilerince cazipti: "Ya Muhammed, senin derdin ne? Toplumumuzu darmadagin ettin. Eger zenginlik istiyorsan, sana istedigin kadar mal toplayalim. Amacin yonetici olmaksa, seni kendimize onder yapalim, kral secelim. Kadin istersen Mekke'nin en guzel kizlarini sana verelim. Bu isten vazgec, istedigini verelim. Ama Hz. Peygamber onlara karsi net bir tavirla soyle buyurdu: Degil onlari, bir elime ay'i diger elime gunesi verseniz ben bu davadan asla vazgecmem. Cunku ben bunu kendi istegimle, arzuma gore yapmiyorum. Bunu Allah isliyor" Musrikler yegenini ikna etsin diye araya amcasi Ebu Talib'i koydular. O da ayni teklifle geldi; ama karar kesindi. Mekke yoneticileri Ebu Talib'e bir uyari yaptilar: "Bundan sonra Muhammed'i himaye etmekten vazgec, onunla aramizdan cekil." Ama Ebu Talib akrabalik baglarini korumakta kararli idi: "Sen isine bak oglum. Ben hayatta oldugum surece sana kimse hic bir zarar veremez." Ebu Talib iyi niyetli idi, ama muslumanlarin tamamini korumaya onun gucu yetmiyordu. Ustelik musluman da olmamisti. Muslumanlar, Peygamberimizin amcasi Hz. Hamza ve bir muddet sonra da Hz. Omer'in musluman olmasiyla biraz daha guclendiler. Ancak iskence suruyordu. Kabilesi veya kendisi guclu olan muslumanlarin disinda herkes eziliyordu. Ozellikle : koleler; bunlardan bir aile, Yasir ailesi Islam'in ilk sehitleri oluyordu. Hz. Peygamber muslumanlarin bu iskencelerden kurtulabilmesi icin Mekke'yi terketmelerine izin verdi ve onlari "Orada bir hukumdar var, kimseye haksizlik ettirmez; orasi emin bir yerdir. Allah baska bir kapi acincaya kadar oraya gidin" diyerek Habesistan'a gonderdi. Ve, 11 erkek dort kadin Habesistan'a goc ettiler. Ancak goce katilanlar daha ziyade guclu muslumanlardi. Amac, muslumanlara iyi bir us hazirlamak ve Islam'i yaymakti. Habesistan'a hicret edenlerin orada iyi karsilandiklari haberi Mekke'ye ulastiginda Mekkeliler telaslandilar. Bu arada bir soylenti cikarildi: "Butun Mekke musluman oldu." Bu haber Habesistan'a ulasinca muhacir muslumanlar geri dondu; ancak Mekke yakininda gercegi ogrendiklerinde bir kismi tekrar Habesistan'a donerken bir kismi da gizlice Mekke'ye girdi. Bir sure sonra Mekke'den daha buyuk bir kafile Ikinci Habesistan hicretine katildi. Bunlar yetmis uc kisi idiler. Mekke musrikleri Islam'in orada guclenmesinden endiselenerek gidenleri geri getirmek icin hazirladiklari degerli hediyelerle birlikte iki elcilerini Habesistan Necasisine gonderdiler. Elciler Necasinin huzuruna ciktiklarinda once hediyeleri verdiler. Sonra da isteklerini acikladilar: "Sehrimizden ulkene kacan bir grup insan var; onlari bize geri vermeni istiyoruz." Necasi kendisine siginan insanlarin gorusunu almadan evet diyemeyecegini soyledi ve musluman muhacirler saraya cagrildi.' Orada bir konusma yapan Hz. Peygamber'in amcasinin oglu Cafer; kendilerinin kole olmadiklarini, suclu olmadiklarini, ozgur birer insan olarak buraya geldiklerini soyledi ve bu elcilerin hangi hakla kendilerini geri goturmek istedigini sordu. Cafer soyle konustu: "Biz, cehalet icinde yuzen, putlara tapan, guclunun zayifi ezdigi bir topluluktuk. Cenab-i Allah aramizda kendisine guvendigimiz bir peygamber gonderdi. O bizi tek Allah'a ibadet etmeye cagirdi. Dogru soylemeyi, verdigimiz sozu tutmayi, akrabalik baglarina ve komsuluk haklarina saygi gostermeyi, kotulukten ve kan dokmekten sakinmayi emretti. Biz de ona ve getirdiklerine inandik. Bu yuzden halkimiz bize dusman oldu; dinimizden dondurmek icin iskence yapti. Biz de senin ulkene sigindik." Necasi'nin, Hz. Isa hakkinda ne dusunduklerini sormasi uzerine Meryem Suresinden bir bolum okudu. Necasi okunan ayetlerin ilahi bir kaynaktan geldigini anladi ve soyle dedi: "Bu, Isa'nin getirdigi ile ayni kaynaktan geliyor." Kureysli elcilere de; "Gidebilirsiniz. Cunku, Allah'a yemin ederim ki onlari size teslim etmeyecegim" dedi. Mekkeli elciler hediyeleri de kabul edilmeyerek gerisin geriye gonderildi. Habesistan'a hicret eden bu muslumanlarin bir kismi Medine'ye hicret'e kadar orada kaldi ve daha sonra Medine'de kurulan Islam devletine hicret ederek Medine'ye geldiler. Mekke yoneticileri uyguladiklari yaptirimlardan sonuc alamadilar. Ustelik Hz. Hamza, Hz. Omer gibi guclu muslumanlar putlari hice sayarak aciktan aciga Kabe'de namaz kilmaya da baslamislardi. Nihayet en onemli karari aldilar: "Bundan sonra Muhammed'in kabilesi Hasimogullari ile tum iliskiler kesilecek, onlarla alisveris yapilmayacak, kiz alinip verilmeyecekti. Bu uygulama Hasimogullari Muhammed'i reddetsin veya Muhammed bu peygamberlik iddiasindan vazgecsin diye baslatilmisti." Bu sozlesmeyi her kabilenin reisi imzaladi ve Kabe'nin duvarina astilar. Ancak ayri gibi gorunen kabileler arasinda kiz alip vermelerle yeni akrabaliklar olustugu icin Hasimogullari kabilesi yalniz kalmadi ve boykotcu kabilelerin bazi uyeleri gizliden gizliye yardimlarini surdurduler. Boykot tam olarak uygulanamadi ama muslumanlar cok zor anlar da yasadilar. Oyle ki kurumus deri parcalarini, ot ve agac kabuklarini yemek zorunda kaldilar. Akrabalik baglarina cok onem veren Mekkeliler icin bu boykot karari yuz kizarticiydi; ama bu bir din savasiydi ve ust duzey yetkililere gore yapilmaliydi. Ancak, uc yil suren bu boykotun muslumanlarda bir gevseme meydana getiremedigini goren musriklerin bir kismi zaten istemeyerek katildiklari bu boykotun kaldirilmasini istediler ve Kabe'ye astiklari anlasma metnini oradan kaldirttilar. Musrikler ayni zamanda bir mucizeye de tanik oldular: "Allahim senin adinla" yazisi disinda butun kagit, kurtlar guveler tarafindan yenmisti. Bu mucize uzerinde olumlu bir etki yapmadi. Boykotun kaldirilmasiyla birlikte muslumanlar biraz rahatladilar. Ancak Peygamberimizin hanimi Hz. Hatice ve amcasi Ebu Talib'in ardarda gelen vefatlari, muslumanlari huzne bogdu. Bu yila daha sonra "Huzun Yili" adi verildi. Peygamber de artik musriklerin fiili saldirilarina ugruyordu: Basina toz toprak attilar, Mescitte namaz kilarken uzerine iskembe koydular, dovduler.
 
Hazreti Peygamber yanina evlatligi Zeyd'i alarak komsu sehir Taif'e gitmesi
Hz Peygamber yanina evlatligi Zeyd'i alarak komsu sehir Taif'e gitti. Islam'i onlara da duyurmak istedi. Cunku o sadece Mekkelilere degil alemlere rahmet olarak gonderilmisti. Ama orada da ayni karakterde insanlari buldu. Kendilerine gelen bu misafiri alaya aldilar; ayak takimini kiskirtarak onu sehirden cikana kadar taslattilar. Kan icinde geri dondu. Ancak, kendi sehrini bir defa terkeden kisi bir baskasinin himayesinde olmaksizin geri donemezdi. Bu yuzden Hz. Peygamber de Mekke'ye musrik Mut'im'in himayesinde girdi. Mekke'de zulum dinmemisti, Resulullah, Islam'i civar kabilelere de anlatiyor ve her gecen gun muslumanlarin sayisi artiyordu. Hira'da Cebrail'in "Oku." emrinden bu gune on yil gecti. Ve bir gece Hz. Peygamber Allah tarafindan Mekke'den alinip Kudus'e, oradan da goklere cikarildi. "Kulu Muhammed'i geceleyin Mescidi Haram'dan alarak, ayetlerimizi gostermek icin, cevresini mubarek kildigimiz Mescid-i Aksa'ya goturen Allah'in sani yucedir. Allah isitendir, gorendir" (el-Isra, 17/1). Mirac, denilen bu olayda, Hz. Peygamber, anlamakta zorluk cekecegimiz ama Allah'in bildirmesiyle iman ettigimiz bir cok mucizelerle karsilasti. Sidretul Munteha (goklerin en uc noktasina)'ya kadar yukseldi. Kendisine Cennet ve Cehennem gosterildi ve bazi emirler ve Islam'in bir kisim kurallari verildi. Bes vakit namaz da bu gece farz kilindi. Peygamberimiz sabahleyin bu olayi anlattiginda Mekkeliler, onun delirdigine hukmederek sevinc haberini birbirlerine yaydilar. Bazilari da muslumanlara kostu bu mujdeyle; "Sizinki goge cikmis" demek icin. Hz. Ebu Bekir'e de geldiler, ama o beklemedikleri bir cevapla karsilastilar: "Bunu o soylediyse dogrudur".
 
Birinci ve ikinci Akabe Biati
Cahiliye Araplari her yil hac mevsiminde Kabe'de toplanir haccederlerdi. Bu mevsimde Mekke'de ticaret icin panayir da kurulurdu. Yine boyle bir hac mevsiminde Hz. Peygamber Mekke disindan gelen insanlari tek tek dolasarak Islam'i anlatiyordu. Medine'den gelen bir grup insana da anlatti ve onlar musluman oldular. Bunlar Medine'ye alti musluman kardes olarak donduler. Kisa surede Medine'de Islam duyuldu ve her evde konusulmaya baslandi. Medine'de iki buyuk kabile yasiyordu; Evs ve Hazrec Medine'de ayrica Yahudiler de vardi. Medineliler Yahudilerle temasta olduklarindan, yakinda bir peygamberin cikacagini biliyorlardi. Bu yuzden Islam'in yayilmasi Medine'de daha hizli oldu ve Medine'li muslumanlar bir yil sonra Mekke'ye on iki kisi olarak tekrar geldiler. Bu defa aralarinda Evs ve Hazrec'in her ikisinden de musluman vardi. Iki dusman kabile Islam sayesinde kardes olabilecek, dusmanliklar ortadan kalkacakti. Bu on iki musluman Mekke disinda Akabe denilen yerde geceleyin Hz. Peygamber'le bir gorusme yaptilar ve Peygamber'e soz verdiler: "Allah'a hic bir seyi ortak kosmayacaklar; hirsizlik yapmayacaklar, zina etmeyecekler, irza gecmeyecekler, cocuklari oldurmeyecekler, iftira etmeyecekler, haktan ayrilmadigi surece Peygamber'e itaat edeceklerdi. Bunlarin karsiliginda onlara Cennet vardi. Bu Birinci Akabe Bey'atina katilanlar Medine'ye donerken Hz. Peygamber Habesistan'dan yeni donen Mus'ab b. Umeyr'i de onlarla birlikte gonderdi. Mus'ab'in gorevi, Medineli muslumanlara dinlerini ogretmek ve Islam'i diger Medinelilere ulastirmakti. Mus'ab, Medine'de 11 ay kaldi ve hac mevsimi oncesinde Mekke'ye dondu. Resulullah'a bir yillik raporu su cumleyle ozetledi: "Medine'de Islam'in konusulmadigi tek ev kalmadi ya Resulullah" Bir ay sonra da Medine'den yetmis uc erkek sekiz kadindan olusan bir heyet hac munasebetiyle Mekke'ye geldi ve Ikinci Akabe bey'ati gerceklestirildi. Medine'ye donduklerinde musluman bir topluluk olarak sorumluluklari buyuk olacagindan Hz. Peygamber onlari grup grup orgutledi. On iki lider secildi; dokuzu Hazrec'li ucu Evs'li. Bu bey'atin ne anlama geldigini iclerinden biri digerlerine soyle izah etti: "Siz, siyah, kirmizi tum insanlara savas acmayi goze aliyorsunuz. Bu yuzden eger mallariniz eksildiginde ve bazilariniz olduruldugunde onu terkedeceginizi dusunuyorsaniz onu simdi birakin. Cunku onu o zaman terkederseniz; bu, dunyada da ahirette de utanc duymaniza sebep olur. Fakat eger sozunuzden donmeyeceginizi dusunuyorsaniz onu alin; cunku Allah'a andolsun bu, hem dunya hem de ahiret icin kurtulustur." Onlarin bu derece tehlikeli sonuclar doguracak biati ise suydu: Peygamber ve muminler Medine'ye hicret edecekler, onlar da kendilerine gelen bu kardeslerini sonuna kadar savunacaklardi. Hz. Peygamber'in istegi netti: "Beni, eslerinizi ve cocuklarinizi korudugunuz gibi koruyacaksiniz. Ben sizdenim siz de bendensiniz. Sizin savastiginizla savasir, baristiginizla barisirim." Butun bunlarin karsiliginda Medineli muslumanlarin mukafati Cennet olacakti. Bu gorusme ve biattan sonra Mekkeli muslumanlar birer-ikiser, gizli-acik Medine'ye gocmeye basladilar. Islam'in Medine'de guclenip kendi kontrolleri disinda daha da geliseceginden korkan Mekkeli musrikler bu gocu durdurmaya karar verdiler. Ancak bunu basaramadilar. Artik Mekke'de Hz. Peygamber (s.a.s), Ebu Bekir ve Ali disinda pek musluman kalmamisti. Musrikler son kozlarini oynamaya karar verdiler. "Muhammed de Medine'ye gidip adamlarinin basina gecerse vay basimiza geleceklere! Ona bu firsati vermeden yok etmeliyiz" deyip Hz. Peygamber'i oldurmeye karar verdiler. Ancak Cebrail (a.s)'in bu komployu haber vermesiyle Resulullah onlemini aldi ve evini kusatmis olan saldirganlarin arasindan Yasin suresini okuyarak cikti. Allah'in bir mucizesi olarak aralarindan gecen Peygamber'i goremediler. Hz. Peygamber Mekke'deki son isleri tamamlamak uzere Hz. Ali'yi geride birakarak yakin arkadasi Ebu Bekir'le birlikte Mekke'yi terketti. Ancak Mekkeliler, kacirdiklari bu adami oldurene ya da getirene oduller koyarak etrafa haber saldilar. Peygamberimiz ve arkadasi Ebu Bekir uc gun Mekke yakinindaki bir magarada gizlendi ve musriklerin bulmaktan umit kestikleri bir anda magaradan cikarak Medine'ye yoneldi. Kendisini Medine'de bekleyen muslumanlara bir takim zorluklara ragmen ulasti ve Islam'in "Mekke Donemi" kapandi. "Medine Donemi" basladi.
 
Mekke donemi Islami tebligin ilk ve zorlu donemiydi
Bu tebligin yontemini bizzat Allah Teala koyuyor, Hz. Peygamber de Allah'in gozetimi ile asama asama bu gorevi yurutuyordu. Dolayisiyla Allah Resulunun bu yonteminden alinacak onemli dersler vardir:
 
1) Hz. Peygamber musrikleri oncelikle tek Allah'a kulluga cagiriyor Hz. Peygamber musrikleri oncelikle tek Allah'a kulluga cagiriyor; onun disindaki butun baglardan kurtulmalarini soyluyordu. Allah'a tam bir teslimiyet olduktan sonra Allah'tan gelecek olan emirleri kabul etmek zor olmazdi. Bu yuzden Hz. Peygamber "La ilahe illallah" mesajini one cikardi. Cunku toplumun en buyuk sapkinligi birden fazla ilaha tapma idi. Bircok ilaha ibadet eden topluma Islam'in getirdigi mesaj suydu: "Sizin dediginiz gibi birden cok ilah yoktur; tek bir ilah vardir, o da Allah Teala'dir." Buradan hareketle diyebiliriz ki, bir davetci davet edecegi toplumun en onemli hastaligini tespit edip yogunlugu/onceligi o hastaliga vermelidir.
 
2) Resulullah'a indirilen ayetler kafirlerin en zayif noktalarini yakaliyor Resulullah'a indirilen ayetler kafirlerin en zayif noktalarini yakaliyor, ellerini kollarini bagliyor, inatci olmayanlarin inanmalari icin ona da hic bir neden birakmiyordu. Mesela, kainat olaylarini ornek veriyor ve yontulmus taslara ibadet edenlere; "Her gun gorup durdugunuz bu kadar olaganustu olaylari yaratan Allah'a boyun egin" diyordu. Bu, muslumanlarin her donemde kullanmalari gereken bir usuldur.
 
3) Hz. Peygamberin getirdigi mesaj toplumda kabul edilen en guzel, en cekici bir mesajdi Hz. Peygamberin getirdigi mesaj toplumda kabul edilen en guzel, en cekici bir sekilde sunuluyordu. Kur'an-i Kerim siirin revacta oldugu bu topluma insan yetenegini geride birakan bir siir uslubuyla indirildi.
 
4) Davet, oncelikle yakinlardan, guvenilir ,insanlardan baslanarak aciklandi. Davet, oncelikle yakinlardan, guvenilir temiz insanlardan baslanarak aciklandi. Ilk anda butun bir topluma sunulmadi. Bu da bir davanin yayilabilmesi icin oncelikle kendisine saglam bir zemin hazirlamasi, oncu elemanlarini hazirlamasi gerektigini ogretiyor. Hz. Peygamber, Mekke'de fitrati bozulmamis insanlari digerlerinden ayri tutarak davette onceligi onlara verdi. Davetci, tanidigi ve guvendigi insanlara gitmeli, uzun vadeli yola guvenilir olamayan tanimadigi insanlarla cikmamali.
 
5) Muslumanlar zayif olduklari donemlerde kafirlerin tum baskilarina sabrettiler. Muslumanlar zayif olduklari donemlerde kafirlerin tum baskilarina sabrettiler. Allah onlara bir muddet savasma izni vermedi. Medine'de saglam bir zemin hazirlandiktan sonra onlara savas izni verildi. Gerci muslumanlar Medine'de azinliktilar ama artik bir cephede toplanabilmislerdi. Mekke'de ise darmadagin ve gucsuzduler. Savas imkanlari yoktu. Bir davanin hazirlik ve orgutlenme safhasinda dusmanla fiili catismaya girmeyip her turlu hazirligini tamamlamak gerektigi sonucunu Resulullahin bu uygulamasindan cikarabiliriz.
 
6) Resulullah gizli davet doneminde direncli elemanlari cevresinde topladiktan sonra acik davet donemini baslatti. Resulullah gizli davet doneminde direncli elemanlari cevresinde topladiktan sonra acik davet donemini baslatti. Bu donemde karsi tarafin butun baski ve iskencelerine ragmen inancindan taviz vermedi. Zira bu donem acik davet, gizli orgutlenme donemiydi. Gunduz kafirlerin karsisina cikip; "Sizin taptiklariniz kendilerine bile fayda veremez. Gelin bu yanlis yoldan vazgecin" diye onlarin yanlisligini yuzlerine vuruyor; geceleyin Erkam'in evinde gizlice toplanip calisma programi hazirliyor, davetin elemanlarina taktikler veriyordu. Bu uygulama bize, Islam davetinin temel ozelliklerinden birini ogretiyor: Davet acik, orgutlenme gizli yapilir. Davet icin de orgutlenme icin de kafirlerden izin alinmaz.
 
7) Musrikler parlemantolari durumunda olan Darun-Nedve'de toplanirlar karar alirlardi Musrikler parlemantolari durumunda olan Darun-Nedve'de toplanirlar karar alirlardi. Peygamberimize yaptiklari tekliflerin biri suydu: "Bu davadan vazgec, seni "Reis yapalim." Resulullah taktik geregi bunu yapabilir, gucu elinde topladiktan sonra da getirdigi dini benimsetebilirdi. Ama Islam acik bir din oldugu icin Resulullah bu yola basvurmadi; iskencelere ragmen hakki soyledi. Daru'n Nedve'de bir yer kapma yerine Darul-Erkam'da kendi meclisini olusturdu. O halde Islam davetcileri kafirlerin kontrolundeki bir harekete katilmamali, kendi hareketlerinin programini kendileri olusturmalidirlar.
 
8) Muslumanlarin guclu olanlari Mekke'de gucsuzlerle tam bir dayanisma ortaya koymus malini-mulkunu ortaya dokmustu Muslumanlarin guclu olanlari Mekke'de gucsuzlerle tam bir dayanisma ortaya koymus malini-mulkunu ortaya dokmustu. Islam'a inananlar kardes oldular; dunya nimetleri, zenginlikler belli ellerde, kasalarda toplanmadi. Tek gaye vardi; Allah'in dini egemen olsun. O halde her donemde bir davaya iman edenler kardes olduklarinin bilincinde olmali, varlikta ve yoklukta esit olabilmeliler. Hedefe ulasilana kadar dunyaliklardan vazgecilebilmelidir.
 
9) Hz. Peygamber, Mekke'de hic bir insana konumundan dolayi oncelik vermedi. Hz. Peygamber, Mekke'de hic bir insana konumundan dolayi oncelik vermedi Koleleri de zengin efendileri de yanina aldi; cocuklari da kadinlari da. Ancak Islam'in guclenmesi icin ileri gelen esrafin musluman olmasi icin de ugrasti, hatta dua etti. Peygamberimizin bu davranisindan yola cikarak su hukme varilabilir: Davetci toplumunun yetenekli, ust duzey insanlarini kendi davasina kazandirmak icin oncelikler verebilir. Bu da onun mustekbirlere meylettigi anlamina gelmez.
 
10) Hz. Peygamber'e inanan muslumanlarla aileleri arasinda buyuk catismalar meydana geldi Hz. Peygamber'e inanan muslumanlarla aileleri arasinda buyuk catismalar meydana geldi. Aile baglari yerine inanc bagi gozonunde bulunduruldu. Bu ornegi benimseyen muslumanlar her zaman ve her yerde, inanc bagiyla asabiyet karsi karsiya kaldigi zaman tercihini inanctan yana koymali varlikli ailenin cocugu olan Mus'ab b. Umeyr gibi gerektiginde ailesini terkedebilmelidir. Muslumanlarin bir kisminin iskence ortamindan kurtulup daha iyi bir ortamda bulunmak icin Habesistan'a hicret etmesinden su sonuc cikarilabilir: Muslumanlar, gerektiginde musluman olmasa dahi adaletli, haksizlik yapmayan insan haklarina saygi duyan bir ulkeye iltica edebilirler. Bunu yapmalari o ulkeyi dost edindikleri anlamina gelmez.
 
11) Hz. Peygamber, Taif seferi donusunde Mekke'ye musrik olan Mut'im'in himayesinde girdi. Hz. Peygamber, Taif seferi donusunde Mekke'ye musrik olan Mut'im'in himayesinde girdi. Bu da Hz. Peygamber'in musriklerin emrine girdigini gostermez. Hz. Peygamber, dininden hic bir taviz vermedigi halde Mut'im ona bir insan olarak sahip cikmis, Peygamber'den dini ile ilgili bedel istememistir. Bu sadece karsiliksiz yapilan bir yardimdir. Bunun yaninda Hz. Ebu Bekir'in benzer bir olayi vardir. Ibn Daine Hz. Ebu Bekir'i himayesine alir. Ancak gizliden gizliye ibadetinde serbest oldugunu, ama aciktan aciga Kur'an okuyamayacagini soyler. O zaman Hz. Ebu Bekir onun himayesine ihtiyaci olmadigini, kendisine Allah'in yetecegini bildirir. Eger Hz. Ebu Bekir olayinda oldugu gibi musrikler himaye karsiliginda muslumanin inancindan, ibadetlerinden vazgecmesini isterlerse o zaman onlarin himayesi reddedilir. Gunumuzde de kapali yerlerde (mescitlerde, evlerde) Allah'a ibadeti serbest birakan kafirler Islam'in toplum hayatina girmesini engelliyorlar. Bunu yaptiklarindan dolayi muslumanlarla onlarin arasinda bir dusmanligin olmasi gerekir.
 
Mekke donemi, gunumuz muslumanlarinin ders alacaklari bircok ornekle doludur
Mekke doneminde inen Kur'an ayetleri daha ziyade inanc temellerini konu edinir. Mekke doneminde kafirlerin baskisi altinda ezilen, hic bir guvencesi olmayan insanlara hukuki emirler verilmedi. Mesela bir tesettur ayeti yoktu o donemde. Cunku musriklerin insafina kalan zayif musluman hanimlarin tesetturleri cekip cikarilabilir ve muslumanlar buna karsi birsey yapamazlardi. Allah muslumanlara uygulanma imkani olan emirleri veriyordu. Namazi bile gizlice kilan muslumanlara Allah ezan okumalarini emretmedi. Mekke, imanin olgunlasmasi, gercekten inanan insanlarin ortaya cikmasi icin bir imtihan donemiydi. Ama artik Islam tamamlandi. Gunumuzde de muslumanlarin baski altinda oldugu yerleri Mekke Donemi ile kiyaslayarak Islam'in hukuki emirlerini yok saymak mumkun degildir. Islam'in ilk gelis donemiyle bu donem bir tutulmaz. Kur'an tamamlanmistir; muslumanlara farz kilinan yukumlulukler kiyamete kadar gecerliligini surdurecektir. Muslumanlara dusen, baski altinda ezildikleri Mekke Donemini andiran zemin ve zamanlarda butun gucleriyle Islami yasamaya calismak ve bir an once Medine Donemini hazirlamaya calismaktir. Nefsine uyup, "Mekke doneminde yasiyoruz" diyerek Islami yukumluluklerden kacmak cozum degildir.